‘En hüzünlü kasım’ın tanığı: Herkes başını yere eğmiş, gözlerinin yaşını siliyordu…
Emekli öğretmen Şaban Yaylalı, İzmir’in Konak ilçesindeki Göztepe Semti’ndeki evinde hayatını sürdürüyor.
Yaylalı, mübadil olan ailesinin kendisi 2 yaşındayken Sivas’ın Sevindik köyüne yerleştirildiğini ifade etti.
Burada 6 yıl hayvanlarla aynı çatı altında tek odalı evde yaşadıklarını anlatan Yaylalı, 4 yaşındayken Atatürk’ün Erzurum’a giderken köylerinden geçtiğini, Büyük Önder’i ilk ve son kez o gün gördüğünü söyledi.
O dönemde evlerinin kötü olduğunu, babasının da aralarında bulunduğu kişilerin Atatürk’ün geçişi öncesinde dilekçeler hazırladığını aktaran Yaylalı, şöyle konuştu:
“Atatürk geldiğinde köylüler yola çıktı, Erzurum’a gidiyordu. İstiklal Harbi’nden sonraki ilk gidişiydi. Çocuk olduğum için ne olduğunu bile bilmiyorum. Kalpaklı, açık bir arabada, arkasında yaverleri, yanında ailesi. O zaman evlenmişti. Köylülerin ricasını kabul etti. 8-10 lojman yapıldı. Biz o lojmanlara taşındık.”
“DÜŞENLER, BAYILANLAR…”
Atatürk’ün vefat ettiği 1938’de İstanbul Halkalı Yüksek Ziraat Okulu’nda okuduğunu ifade eden Yaylalı, Atatürk’ün ölümünü bir perşembe günü okulun bayrağının yarıya inmesi ve saatin 9.05’te durdurulması ile öğrendiğini söyledi.
Atatürk’ün vefatı ile büyük üzüntü yaşadıklarını ve o gün derslere girmediklerini anlatan Yaylalı, şöyle devam etti:
“Dolmabahçe’de katafalk kurulmuştu, herkes ziyaretine gidiyordu. Fındıklı’dan 4’er kişilik gruplar halinde yaya kaldırımından Dolmabahçe’ye kadar yürüdüm. O büyük kapıdan içeriye girdim. Sahildeki kapıdan, muayede salonuna girdik ki bir gürültü, ağlama sesi. Düşenler, bayılanlar var. Tabutun başında 6 general nöbet tutuyor. Herkes başını yere eğmiş, gözlerinin yaşını silerek Atatürk’ü selamladı. Ben de vardım. Benim önümde heyecanlanıp düşen kadınlar olmuştu. Durmak mümkün değil, sel akıyor.”
“YERLER ISLANIYOR, O KADAR YAŞ DÖKENLER VAR”
Naaşın 19 Kasım 1938’de Ankara’ya götürülmek üzere Dolmabahçe’den alınması törenine de katıldığını aktaran Yaylalı, şunları söyledi:
“Sirkeci’yi görmeniz lazım, adım atacak yer yok. Herkes ağlamaklı. Yerler ıslanıyor, o kadar yaş dökenler var. Adım atamıyorsunuz, önünüze bile bakamıyorsunuz. Törende İstiklal Harbi’nde düşman görünen kişiler Atatürk’ün arkasında ağlayarak yürüdüler. Bir daha görebilseydim, kucaklardım, yüreğimi verirdim ona. Koca Cumhuriyeti emanet etti bize.” (AA)