Erken çocuklukta matematik eğitimi

Gelişimin en hızlı olduğu erken çocukluk dönemi, öğrenme sürecinin de en hızlı olduğu dönem. Aynı zamanda yapılmış birçok çalışmada çocukların bu dönemde güçlü matematiksel algılara sahip oldukları ve bu dönemde matematikle ilgili kazanacakları tecrübelerin ileriki yaşamlarını önemli oranda etkileyeceği vurgulanır. Bu bağlamda erken çocukluk döneminde verilen matematik eğitiminin kalitesi de son derece önem taşır. Erken çocuklukta matematik eğitimine ailede başlanılmalı ve eğitim süreci anaokulları ile desteklenmeli.

SINIF ORTAMI ÇEKİCİ HALE GETİRİLMELİ
Ülkemizde erken çocukluk eğitiminin verildiği anaokulları genellikle 36-68 ay arasındaki çocukları kapsar ve matematik etkinliklerinin planlanması ve uygulanması okul öncesi öğretmenlerinin sorumluluğundadır. Erken çocukluk döneminde verilecek matematik eğitimi çocuğun gelişimine ve öğrenme düzeyine uygun şekilde düzenlenmeli. Öncelikle sınıf ortamı çocukların matematikle ilgili olumlu deneyimler yaşayabilmeleri için ilgi çekici hale getirilmeli ve çocukların gelişim düzeylerine uygun materyallerle donatılmalı. Bununla birlikte etkinliklerde matematiğin günlük yaşamla ilişkisinin kurulabilmesine özen gösterilmeli ve oyunla matematik öğretimine önem verilmeli. Bu dönemde özellikle sayılar-işlemler, geometri, akıl yürütme, ölçme, örüntüler gibi konularda çocukların olumlu tecrübeler kazanmaları sağlanmalı, çocukların meraklarını uyandıracak, hayal güçlerini ve yaratıcılıklarını geliştirecek etkinliklerle öğrenme süreci desteklenmeli. Bu noktada yukarıda da belirtildiği gibi sorumluluk okul öncesi öğretmenlerinde. Okul öncesi öğretmenlerinin etkili pedagojik yaklaşımlarla matematik eğitimi verme hususunda deneyimli ve donanımlı olmaları gerekli. Ancak yapılan çalışmalarda anaokullarında sıklıkla belli yayınevlerine ait kaynak kitapların kullanıldığı, çalışma kağıtları dağıtılarak bireysel farklılıklara dikkat edilmeden çocukların uzun süre masa başında oturmalarını gerektiren öğretmen merkezli etkinliklerin yapıldığı ve sıklıkla öğretim sürecinde teknolojiden faydalanılmadığı tespit edildi. Bu eksikliklerin giderilmesi için alınabilecek önlemler ve yapılabilecekler akademik çalışmalarda sıklıkla vurgulandığı için burada ailelerin erken çocukluk eğitimi konusunda neler yapabilecekleri hakkında yardımcı bilgiler sunulacak.

ÇOCUKLAR İLE ETKİLİ İLETİŞİM
Bilindiği gibi erken çocukluk döneminde, çocukların birincil eğitmenleri (ilk öğretmenleri) ebeveynleridir ve ebeveynlerin çocukların erken matematik gelişiminde çok önemli rolleri ve sorumlulukları bulunuyor. Birçok araştırma sonucunda ebeveyn-çocuk etkileşiminin çocuğun matematik başarısını önemli ölçüde etkilediği ortaya konuldu. O halde ailelerin ilk yapmaları gereken çocukları ile etkili bir iletişim kurmaları ve sürekli etkileşim halinde olmaları. Çocukla birlikte kitap okumak, kağıtları belli ölçülere göre katlamak ve kesmek, şarkı söylemek, tekerlemeler öğretmek ve birlikte tekrar etmek, rakamları içeren oyunlar oynamak, yapboz daha çok bilinen adıyla puzzle yapmak, farklı şekil ve boyutlara sahip geometrik nesnelerle (tahtadan bloklar olabilir) inşalar oluşturmak (örneğin ev, okul, park gibi yapılar oluşturmak), satranç oynamak matematik başarını artırabilecek ebeveyn-çocuk etkileşimi için akla ilk gelen örnekler. Bu etkileşim sürecinde ebeveynlerin çocuklarına gülümsemeleri, onları kabul eden ve anlayan beden dilini kullanmaları iletişimi daha etkili hale getirecek.

Ebeveynler ev işlerini yaparken de çocuğun matematik becerilerinin gelişimine katkı sağlayabilirler. Örneğin sofra hazırlarken evdeki kişi sayısına göre masaya kaşık, çatal koyması çocuktan istenebilir. Bu sayede çocuk nesneleri eşleyerek sayı kavramını hissedebilir. Alışveriş yapılırken alınacak ürünler konusunda çocuktan yardım istenebilir. 5 tane elma poşete konulurken sırası ile 1, 2, 3, 4, 5 şeklinde sayılabilir. Örneğin çocuklarla hem eğlenceli hem de etkili çorap eşleme oyunu oynanabilir. Çoraplar karışık bir şekilde halının üstüne dökülüp, birbirinin aynısı olan çoraplar bulunabilir. Çocukların eğlenerek matematik öğrenmelerine imkân tanıyan etkinliklerden biri de müzik eşliğinde danstır. Bu bir horon olabileceği gibi ritme göre oynanabilecek bir zeybek de olabilir. Bu oyunlar erken çocukluk döneminin ilk yılları için uygundur. Çocukta sayı kavramı oluştuktan sonraki dönemde sohbetlerin içerisine matematik soruları gömülebilir. Örneğin “sen şimdi 5 yaşındasın ablan 11 yaşında, sen 7 yaşına girdiğinde ablan kaç yaşında olacak?” gibi matematiği günlük yaşamla bağdaştıran sorular sorulabilir. Evde bulunan gereçlerden farklı örüntüler oluşturulabilir. Sonraki adımda hangi nesnenin geleceği çocuğa sorulur. Mesela bir çorap, elma, toka, mandalina, kalem, çorap, elma şeklinde nesneler sıralanır. Sonraki adımda örüntünün kuralı gereği toka gelmesi gerektiğini çocuğun fark etmesi sağlanabilir. Bu oyun daha karmaşık geometrik nesnelerle de oynanabilir. Bu oyunları istediğimiz kadar artırabiliriz. Burada ebeveynlerin düşünce güçleri ve çocuğu ile kaliteli vakit geçirme istekleri belirleyici olur. Bu oyunların dışında erken çocuklukta matematik başarısını etkileyebilecek en önemli unsurlardan birisi ebeveynlerin matematiğe yönelik inançları ve çocuktan beklentileri.

BU HATALARI YAPMAYIN
Ebeveynlerin yaptığı en büyük hatalardan birisi çocuklarının yanında “Benim de matematiğim çok kötüydü, matematikten hep zayıf alırdım, ben matematiği hiç sevmem, matematik en zor ders, matematikten nefret ederim, matematikten hiç anlamam sakın bana sorma …” gibi olumsuz cümleler kurmaları. Bu inanışa sahip ebeveynlerin çocuklarının matematiğe doğrudan önyargılı olarak bakacakları aşikar. Günümüzde artık çokça bilinen bir şey zihne yapılan kodlamalar. Eğer çocuklara biz doğrudan bu olumsuz yargıları kodlarsak onlara kötü bir rol model olmuş oluruz ve çocuğun “Aman matematiği boşver, annem-babam da yapamıyor matematiği zaten” şeklinde bir algıya sahip olmasına sebep oluruz. Bunun yerine çocuklara “Matematik çok zevkli bir ders, matematik aslında günlük hayatta bize çok lazım, çalışırsan çok rahatlıkla yapabileceğine inanıyorum, ben de sana yardımcı olayım mı, hadi gel bu soruyu birlikte düşünelim, sana güveniyorum…” gibi daha pozitif cümleler kurulursa çocuğun önyargıları ortadan kalkar ve başarmak için çaba gösterir.
Sonuç olarak erken çocuklukta matematik eğitiminde öncelikle ebeveynlerin sonrasında öğretmenlerin rolü çok önemlidir. Çocuğunu sürekli destekleyen, çocuğunun eğitim sürecine etkin katılım sağlayan, çocuğunun gelişiminden haberdar olan ve gelişimini teşvik eden, okulla ve öğretmenle sürekli iletişim halinde olan ebeveynlerin çocuklarının matematikte daha başarılı olacakları öngörülmektedir ve yapılan çalışmalarla da desteklenmektedir. Bu nedenle hayatın en önemli dönemi olan erken çocukluk döneminde çocuklarımıza sahip çıkalım. Hem matematik hem de diğer derslerde ve ileriki hayatlarında başarılı olabilmeleri, mutlu, sağlıklı aynı zamanda kendine güvenen bireyler olabilmeleri için onların ellerinden sımsıkı tutalım. Sevgiyle kalın…

PROF. DR. GÜL KALELİ YILMAZ KİMDİR?
İlk ve orta öğrenimini Yusufeli ilçesinde, lise öğrenimi ise Artvin Anadolu Öğretmen Lisesi’nde okul birinci olarak tamamladı. 2008 yılında Karadeniz Teknik Üniversitesi Fatih Eğitim Fakültesi OFMAE Matematik Öğretmenliği Bölümünden yüksek lisans derecesi ile mezun oldu. Aynı yıl Karadeniz Teknik Üniversitesi ilköğretim matematik eğitimi alanında doktora eğitimine başlayan Kaleli-Yılmaz, Artvin Çoruh Üniversitesi ve Bayburt Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olarak görev yaptı. 2012 yılında doktor unvanı alan Kaleli-Yılmaz, doktora eğitimi boyunca TÜBİTAK Yurt İçi Doktora Burs Programı ile desteklendi. 2013 yılında yardımcı doçent kadrosuna atanan Kaleli-Yılmaz, 2017 yılı mart ayında doçent unvanı aldı. Dekan Yardımcılığı, Bölüm Başkan Yardımcılığı, komisyon üyeliği, dergi editörlüğü gibi görevler yürüttü. 2017-2018 yılları arasında Bayburt Üniversitesi’nde doçent olarak görev yaptı. Ekim 2018’de Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Matematik Eğitimi alanında doçent olarak göreve başladı. 2022 yılında aynı üniversitede profesör unvanı aldı. Halen Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde profesör olarak çalışan Kaleli-Yılmaz, evli ve 2 çocuk annesidir. Çok sayıda akademik çalışması ve atıfı bulunuyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir